Ruşen Eşref Ünaydın’ın ve Refik Cevdet Kalpakçıoğlu’nun hatıralarında bahsettiği üzere futbol topu Mekteb-i Sultani’ye 1890’ların sonunda girdi. O dönemden itibaren de hız kesmeden okulun muhtelif yerlerinde maçlar başladı. İlk zamanlar kuralları pek de bilinmeden oynanan oyun, giderek daha organize bir hale büründü. Asım Tevfik’in aktardığına göre 1904’te okulun her bahçesinde, hemen her teneffüste öğrenciler topun peşinden koşuyordu. Bir ara camların kırılmasıyla okulda futbol yasaklanıp talebeler oynamak için hafta sonları İstanbul çayırlarına koşsa da zamanla oyun yuvasına döndü. Futbol kültürünün yerleşmesiyle beraber de okul içi turnuvalar, sınıf maçları Mektebin vazgeçilmezleri arasına girdi. Galatasaray Lisesi’nin ünlü bahçesi Grande Cour da merkez futbol üssü haline geldi.
Galatasaray Spor Kulübü’nün de en önemli oyuncu kaynağı Sultani olduğundan okuldaki futbol faaliyetleri kulüp açısından da büyük önem taşımaktaydı. Mektepte öğretmenlik yapan Muslih Peykoğlu, Leblebi Mehmet gibi Galatasaray’ın önde gelen isimleri iki kurum arasında köprü görevini üstleniyordu. Bu turnuvalar okul öğrencilerinin kulüp ile olan bağını güçlendirmesi açısından da mühimdi. Örneğin 1930’da düzenlenen bir turnuvada takımlar; Celal, Hasnun Galib, Neşet, Abdurrahman, Cahit ve Haydar gibi unutulmaz Galatasaraylıların isimlerini taşıyordu. Bu gelenek ilerleyen senelerde de sürecek, 1980’li yıllarda düzenlenen turnuvalarda bu kez Gündüz Kılıç, Leblebi Mehmet, Aslan Nihat gibi sembol Galatasaraylıların adları verilen ekipler Grande Cour sahnesinde yerlerini alacaktı. 80’lere dair bir ilginç not da okulun unutulmaz beden eğitimi öğretmeni Mehmet Ali Gültekin’in küçük sınıfların takımlarına ‘Deplasman’, ‘Uyum', ‘Teknik’ gibi futbol terimlerinden oluşan isimler koymasıydı.
Hocalar maçı
Galatasaray Lisesi’ndeki futbol etkinliklerinden belki de en özeli ise hocalar maçıydı. Geçmişi 1940’lı yıllara dek uzanan bu karşılaşmalar Türk öğretmenler ile Fransız öğretmenlerin kozlarını paylaştığı futbol şölenleri oldu. Sadece Galatasaray Lisesi öğrencilerinin değil zaman zaman dışarıdan gelenlerin de izlediği bu mücadeleler her zaman büyük ilgi çekti. Bu karşılaşmalarda kimi zaman ünlü futbolcular, kimi zaman öğrenciler, bazen de okulun çalışanları forma giydi. Hocalar maçı için spor ve sanat dünyasından renkli isimler de zaman zaman Grande Cour’da yerlerini aldı. İşleri bir anlamda öğrencileri sınava tabi tutarak terletmek olan hocaların, bu maçta kendilerinin terlemesi ve öğrencilerinin önünde sınav vermesi ilginç enstantaneler doğurdu. Hocalar maçı ne yazık ki tarihe karıştı. Öğretmenlerin, mezunların, Galatasaray’ın eski oyuncularının yer aldığı tekaüt maçları ile komik formaların giyildiği, sonu genellikle bazı öğrencilerin havuza atılmasıyla nihayetlenen şamata maçları de mazide kalan geleneksel okul etkinliklerinden. Galatasaray’ın halen devam eden en kıymetli futbol organizasyonu mezunların katıldığı Sultani turnuva. Hemen her yıl düzenlenen bu etkinlikte eski öğrenciler yıllar sonra yeniden Grande Cour’un havasını soluma fırsatı buluyor. Turnuvanın şampiyonu genellikle yaz pilavında oynanan ve büyük ilgi gören final maçı ile belirlenmekte.
Futbolla sınırlı değil
Galatasaray Lisesi’nde okul içi spor faaliyetleri elbette futbolla sınırlı değil. Uzun yıllardan bu yana basketbol ve voleybol turnuvaları da yapılmakta. Basketbolda da öğretmenlerin bir zamanlar sahaya çıktığını belirtelim. Galatasaray Müzesi’nin arşivlerinde karşımıza çıkan ve 1930’lara tarihlenen fotoğrafta gördüğümüz voleybol şampiyonu namağlup ‘Kırlangıç’ takımı filede de mektep içindeki rekabetin uzun yıllara dayandığını gösteriyor.