Mekteb-i Sultani ve Galatasaray tarihinin hüzünlü hikayelerinden birinin kahramanı Mehmet Hasnun Galip, Galatasaray’ın birinci takımında biraz sağ açık, çok defa sol açık, sol haf, sol iç oynadı. Sarı-kırmızılıların hokey takımında da yer aldı.
6 Nisan 1915’te İstanbul’da askere alınan Mehmet Hasnun, Galatasaray forması altında son lig maçını 16 Nisan 1915 Cuma günü Anadolu karşısında oynadı. Galatasaray, 3-2 kazanarak İstanbul Ligi şampiyonluğuna ulaştığı bu maça kalede Hamdi, geri ikilide Adnan, Hüseyin, orta üçlüde Sedat, Celal, Nami, hücumda da Muzaffer, Fazıl, Emil Oberle, Hasnun ve Selami 11’iyle çıkmıştı. Bu kadrodaki oyuncuların Oberle dışındakilerinin tamamı Mektepliydi. Bu karşılaşma, uzun ve narin vücutlu Mehmet Hasnun’un Galatasaray’daki sporculuk günlerine ilişkin son anlardandı. Bu müsabakanın ardından 23 Nisan’da, sonradan Yavuz adını alacak Goben zırhlısının mürettebatı ile yapılan mücadelede oynayan ve 3 gol atan Hasnun, bir süre sonra mülazım-ı sani (zabit vekili-asteğmen) rütbesiyle Çanakkale’deki 5’inci Ordu’ya gönderildi. Mehmet Hasnun Çanakkale’de önce 7 Fırka’ya (tümen) bağlı 19’uncu Alay’da görev yaptı, sonra da 21’inci Alay’da. Bu alayın 2’nci Taburu’na bağlı 7’nci bölüğünün takım kumandanlarıydı biriydi Hasnun.
Bildiğimiz kadarıyla cepheden Galatasaray Spor Kulübü’nün Reisi Ali Sami Bey’e iki mektup yazdı. Son mektubu 7 Haziran 1915 tarihliydi ve Zığındere’de kaleme alınmıştı. Bu mektuptan iki hafta sonra Hasnun’un bölüğü, Fransızlar’ın 21 Haziran 1915 Pazartesi günü Kerevizdere’de başlattıkları büyük saldırıyı karşılayan ve elinde hiç ihtiyatı kalmayan komşu 2’nci Tümen’e yardım amaçlı olarak gönderildi ve savaşa girdi. O gün toprağa düştü Hasnun, Türk tarafının “Kemalbey Tepe”, Fransızlar’ın “Haricot” dedikleri mevziyi savunurken. Ardında çok genç yaşanmış bir hayat, Galatasaray formasıyla geçirdiği birkaç yıl, üç-beş fotoğraf ve mektup bırakarak. Adı, Beyoğlu’nda Galatasaray’ın kulüp binasının bulunduğu sokağa verildi.
|
|